Ya şevk içinde harab ol, ya aşk içinde gönül!
Ya lale açmalıdır göğsümüzde yahud gül..
Y. Kemal Beyatlı

Sıcak ağustos güneşi batmak üzeri idi. Kuş cıvıltısı arasında camiinin bahçesinde ağaçları suluyor, akşam vaktini bekliyordum. Yorgun bir günün ardından çiftçiler tarladan dönüyorlardı. Hayvanları otlatmaya götüren evin küçükleri ise önlerine kattıkları sürüyle evlerine doğru gidiyorlardı. Uzaktan heyecanlı bir halde önündeki koyun sürüsünü süratle yürüten Ferhat’ı gördüm. “Hayırdır Ferhat! Acelen ne” diye seslendim. “Hocam, hocam, akşam ezanını okuma ben gelene kadar.” diye nefes nefese bağırdı. Ferhat İlkokul 5. sınıf öğrencisi idi. Sürekli camiye geliyordu. Namaz surelerini öğrendiği gibi camide bana müezzinlik bile yapıyordu. Hasretle beklediği gün bugündü. Ezan okumak en büyük hayali idi. Ezanı öğrenmişti, ama heyecandan dolayı henüz minarede okumaya başlamamıştı. En son hatasız okuduğunu görünce bugün akşam için söz vermiştim, eğer tarladan erken dönerse.
Okumaya devam et